Bu yazıyı okumaya başladığın anda, belki hâlâ sanıyorsun ki başarılı bir e-kitap yazarı olmak yıllar alır, binlerce kelimeyi gece uykusuz geçirerek yazmak gerekir. Gerçekten öyle mi? Hayır. Artık değil. Çünkü şu an internetteki en çok satan e-kitapların bazıları, yazarı olmayan kitaplar. Daha doğrusu... yazarı insana benzeyen, ama insan olmayan kitaplar.
Yani sen bu cümleyi okurken bile, belki de birileri ChatGPTye birkaç doğru komut vererek 10.000 kelimelik bir kitap üretiyor ve bu kitabı Amazon Kindleda satışa sunuyor. Ama işin garip tarafı bu değil. Garip olan şu:
O kitapları okuyanlar, hâlâ bir insanın duygusunu okuduklarını sanıyorlar. Ve her gün biri o kitaptan etkileniyor. İnsanlar ağlıyor. İnsanlar motive oluyor. İnsanlar kararlar alıyor. Ama kitabın yazarı yok. Yani varsa da bir yazılımsal yanılsamadan ibaret.
Gerçeklikten Çalınmış Kitaplar
Bugün Amazonda veya Koboda çok satanlar listesine baktığında göreceğin birçok kitap aslında bir üretim bandının ürünü. Ama bu üretim bandı fiziksel değil, bilişsel. Ve algoritmalarla çalışıyor.
Bu kitapların bazı ortak özellikleri var:
- Başlıkları psikolojik bir tuzak gibi
- İçerikleri 3 saat içinde yazılmış gibi durmuyor ama öyle
- Yorumları okuduğunda birçoğu gerçek insanlara ait
Peki nasıl oluyor da bu kitaplar hem yazılıyor, hem satılıyor, hem kimse fark etmiyor?
Taklit Etmiyor. Taklitçi Gibi Davranıyor
GPT ile e-kitap yazarken yapılan en büyük hata, "iyi yazı yazdırmak" istemek. Hayır. İnsanlar iyi yazı aramıyor. İnsanlar bir kişiliği arıyor. İşte olay burada başlıyor.
Sana sadece yapay zeka ile e-kitap yazdırmak değil, onu bir insan yazmış gibi **hissettirmekten** bahsediyorum. Yani metin düz değil, inişli çıkışlı olacak. Bazı cümleler eksik bitecek. Bazı yerlerde tekrar yapılacak. Yani bilinçli hata eklenecek.
Bu, sıradan okuyucu için bir samimiyet hissi doğurur. Çünkü zihin, kusursuzluğu değil, tanıdık hatayı insanlık olarak algılar.
Beyin Kodu: Okuyucunun Bilincine Sızmak
Bir insan, bir kitabı satın alırken duygusal olarak tetiklenmek ister. Senin yapman gereken, GPT'yi buna göre programlamak:
- Başlangıçta hafif dağınık ama samimi bir giriş
- Ortada organize bilgi, somut örnekler
- Sonlara doğru felsefi bir çözülme ya da duygusal yükselme
Bunlar yalnızca içerik değil, bir algı tasarımıdır. Bir insan kendini o metnin içinde bulmalı. Ve bunu bir yapay zeka yazdıysa bile fark etmemeli.
Sistemi Kur: 1 Kitap Değil, 50 Kitap
İşin püf noktası burada. Senin amacın bir kitapla zengin olmak değil. Ama bir kitapla kendini kanıtlamış bir sistem kurduktan sonra onu klonlamak. GPT, aynı algoritmayı 50 farklı başlıkta 50 farklı stilde yeniden yazabilir. Ve her biri, farklı bir alanda satışa çıkabilir:
- Karanlık Zihinler İçin Felsefe Notları
- Sessiz İnsanların Gündüz Rüyaları
- Kendini Keşfetmek İçin Tersine Yolculuk Rehberi
Hepsi aynı algoritmadan türetilmiş, ama dışarıdan bakınca hepsi farklı bir yazar gibi.
Platformlar Seni Tanımıyor. Sadece Satıyor
Amazon KDP, Smashwords, Payhip, Gumroad gibi platformlar senin yazar olup olmadığını umursamaz. Onlar içerik ister. Sen kaliteli, duygusal, okunabilir ve sürükleyici içerik verirsen o içerik para kazandırır. Hem de durmadan.
Yani sen uyurken de satılmaya devam eder. Pasif gelir dedikleri şey budur: Bir kez üret, binlerce kez sat.
Ve En Garibi...
O kitaplara yorum atan insanlar, bazen yazarıyla iletişime geçmek ister. Bazıları teşekkür maili yazar. Bazıları bu cümle beni değiştirdi der. Ama o cümleyi yazan, satırları hissetmemiştir bile. Çünkü... yazan bir varlık değil. Bir simülasyondu.
Şimdi Sıra Sende
Bir klavye, bir ekran ve bir yapay zeka. Senin kitabın şu an var olmayı bekliyor. Ama unutma, sadece yazdırmak değil mesele. Ona insan gibi nefes aldırmak gerekiyor.
Ve belki, yazdığın o kitabı sen bile yıllar sonra okuduğunda, şunu diyeceksin:
Bunu ben mi yazdım, yoksa benliğim mi yazdırıldı?